Son günlerde bir dolandırıcılık furyası aldı başını gidiyor. Öncelerde sadece haberlerde duyduğumuz ya da eski Türk filmlerinde izlediğimiz ve gülümseyerek "Yok Artık Bu Kadar da Saflık Olmaz" dediğimiz olaylar kapımıza dayandı.

Bir dönem insanların kapısına gelen "pazarlamacılar" daha sonra saadet zinciri kurdu dolandırdı, telefonla korkuttu dolandırdı, sosyal medyayı kullandı dolandırdı, dini inançları kullandı dolandırdı.

Filmlerde izlediğimiz boğaz köprüsünü saf vatandaşa satan dolandırıcılar kılık değiştirdi bu kez de çiftlik kurdu dolandırdı, kredi notunuzu yükselteceğiz dedi dolandırdı.

Öyle saf vatandaş dediğime de bakmayın. Kimler yok ki dolandırılanlar arasında, doktorlar, hakimler, savcılar, iş adamları, eğitimli insanlar...

Neler Oluyor Bize?

Polisten korktuğumuz için mi “Hesabınızdan PKK’nın hesabına para yatırılmış. Siz şu anda suçlu durumdasınız” diyenlere kanıyoruz.

Yaşantımızdan çok mu mutsuzuz ki saadet zinciri bizi de ayaklarımızdan bağlayabiliyor.

Dinimizi nasıl yaşayacağımızı bilmiyor muyuz ki her dua ya da beddua edeni baş sanıp milyonlar kaptırıyoruz.

Hadi diyelim ki, boğaz köprüsüne tüm parasını veren vatandaş köyden gelmiş saf ve temiz kalpli olduğu için kandı dolandırıcılara. Köyünde tarlası gelecek vaat etmedi, hayvanları karnını doyurmasına yeterli gelmedi. Köyden indi şehre ve para kazanma hayallerini bir an önce gerçekleştirmek için kandı önüne gelene. Peki o zaman  "Çiftlik Bank" işine ne demeli. Bu da bir köye dönüş özlemimiydi. Ama nasıl olacaktı ki. Zaman yok, iş çok. Hem olduğun yerde kal hem de çiftlik hayallerin gerçek olsun. Tavukların yumurtlasın, kuşlar cıvıldasın, inekler süt versin...Sen bu arada bunların hiç birine dokunma, ahırda kirlenme, tavuk peşinde koşup heba olma. Tıkla bir iki tuşa gelsin yumurtalar sütler bir de üstüne kazanılan 1'e 5 paralar. Ohh ne güzel. Bir taşla iki kuş bu olsa gerek.Köyüm bilgisayarımda, keyfim yerinde, cebimde kısa günün karı dolacak nasılsa...

Ve Daha Niceleri...

Gerçekten boşluğuna gelenlere ya da parasını nereye harcayacağını şaşıranlara diyecek lafımız yok elbette ki. Bizim toplumuz da iyi niyetlidir diyelim. Karşısındakini de kendi gibi bilir.

 Saflık mı, para kazanma hırsımı, çaresizlik mi ne olduğu tartışılır ama ortada bir gerçek var kaçınılmaz. Her türlü bilginin rahatlıkla bulunabileceği günümüzde "ya ben duymadım,gerçekten polis sandım,sadece oyun oynuyordum vs." demek bahanelerin arkasına saklanmaktan başka bir şey değildir. Birileri tarafından korkutularak parasını kaptıranlar bu işte en masum olanlardır. Onlar saflığın değil korkunun kurbanı olmuşlardır.  Ama kısa günün karı 1'e 5 kazanmak için dolandırılanlara, kazandığında emek var mı yok mu diye hiç bakmayanlara, haram helal algısını unutanlara diyecek hiç bir laf yok. Paranın bu kadar itibarlı olduğu bir dünyada insanlar onu kısa zamanda kazanmak için her türlü yolu mubah saymakta.

Para kazanma hırsı sonsuz bir hırstır. Bu hırsa kendini kaptıranlar hiç ölmeyeceklerini sanır ve öyle yaşar. Hatta bunun uğrunda kırar,zarar verir,yıpratır ve ezer. Gayrimeşruluk burada mubah sayılır. Durum böyle olunca da dolandırıcılar kadar dolandırıldığını iddia edenler de sorumluluk altına girer.

Demem o ki; zaten helali haramı bir kenara koymuş, birilerinin kazandığı paralara göz diken dolandırıcılar (hırsızlar) ne söylersek söyleyeyim iflah olmazlar,laftan anlamazlar. Ama evine ekmek götürmek için gecesini gündüzüne katanlar, para kazanmak için hırs yapsa bile emeğini cebine koyanlar, hırsızlık bir yana dursun bunu düşünmekten bile utananlar kolay yoldan para kazanma vaadini gördüklerinde önce bir düşünmeliler.

-Para kazanırken bunu hak ediyor muyum?

-Hakkımı, emeğimi verirken başkalarının hakkına giriyor muyum?

Zira başkasının hakkını yememek kadar, hakkını korumak ta bir haktır. Ve Allah doğru düşünüp doğru yapmaya çalışanların hep yanındadır.

Zeynep AKYILDIZ - www.sondakikarize.com