deneme bonusu veren siteler canlı casino siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler
evden eve nakliyat

Son Dakika Rize Haberleri Güncel Haberin Adresi.


  • 14 Şubat 2018, Çarşamba 15:04

Geleceğin Petrolü Tatlı Su Kaynaklarımı ?

GELECEĞİN PETROLÜ TATLISU KAYNAKLARI MI ?

Ben Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümünde çalışan bir öğretim üyesiyim. Su ürünleri fakültesinde su kalitesi ve su kirliliği konularında çalışan bir bilim insanı olarak sizlere ilk yazımda su hakkında yazacağım. Tabiiki öyle insanın fikri neyse zikri de öyledir. Amma bana göre dünyanın ve ülkemizin en önemli konusu su ve su sorunlarıdır. Sizlere su konusunda biraz genel bir kapı açacağım daha sonra ise diğer çevre konularından bahsedeceğim.

Tarihin derinliklerine inildiğinde su kaynaklarının tarihin gelişiminde büyük rolü olduğu görülebilir. Bütün büyük medeniyetlerin denizlerin ve tatlısu kaynaklarının çevresinde yer aldığını görüyoruz. Mesela Mezopotamya medeniyeti Fırat ve Dicle akarsuları çevresinde yer alırken 21 akarsu havzası içeren Anadolu coğrafyası Lidyalılar, Frigyalılar, Asurlular, Hititler, Selçuklular ve Osmanlılar yanında adını sayamadığımız daha onlarca Anadolu uygarlığına yurt olmuştur. Diğer yandan Nil çevresinde yeşeren Mısır uygarlığı dünyaya ve bulunduğu bölgeye damgasını vurmuştur. Türk tarihine bir göz attığımızda Türk insanının büyük göçünün sebebinin su olduğu görüyoruz. Asya bozkırları ortasında yerleşik büyük gölün kurumasından sonra Türk boyları dünyanın dört bir tarafına dağıldılar. Malazgirtten 1071 yılında Anadoluya giren insanlar da bugünkü modern Türkiye’nin nüvesini oluşturdular.

Türkiye bugünden 20-30 yıl öncesine kadar su ve gıda kaynakları açısından kendine yeter bir ülke kategorisinde sayılıyordu. Ancak o zamanlarda Türkiye tarım ağırlıklı bir konumdaydı. Sanayileşmek için çabalarken dünya yüksek teknolojiye geçmek üzereydi. Türkiye de dünyanın gelişim sürecine ayak uydurma çabalarıyla bugüne gelirken sanayi ürünlerinin tarım ürünlerinden çok daha pahalı olduğu günlere geldik. Bugün bilişim teknolojisi bile internet çağıyla çok farklı bir sanal üretim sistemini insan hayatına soktu. Fakat bu süreçte Türkiye gıda ve su kaynakları açısından yeterli bir kapasiteden bugüne yanlış tarım ve su politikalarıyla tarım ürünleri ithal eden ve su stresi yaşayan bir ülke durumuna gelmiştir.

Bir Kızılderili atasözünde, insanların bir zaman gelecek paranın yenmediğini anlayacağı ifade edilmektedir. Evet canlıların en temel ihtiyaç duyduğu şeyler gıda, su ve güvenli bir barınaktır. Bunlardan belkide canlıların fizyolojik açıdan kıtlığına toleransı en düşük oldukları madde sudur. Ayrıca tarımsal ürünlerin üretiminde de gerekli olan su kaynaklarının önemi gittikçe artmaktadır. Çünkü fosil yakıtlar azalmakta ve uğruna dünya savaşları çıkarılan fosil yakıtlar en iyimser tahminle 50-100 yıl sonra bitecektir. Fosil yakıtlardan belkide daha stratejik olan ve nüfus artışıyla birlikte tarımsal, endüstriyel ve evsel kullanımlar amacıyla ihtiyacı gittikçe artan ve gelecekte de uğruna savaşlar çıkacak olan tatlı su kaynaklarıdır.

Ülkelerin gelişmişliği su kullanım oranına göre değerlendirilebilmektedir. Gelişmiş ülkelerin endüstriyel amaçlı su kullanımı yüksek ölçüde olurken gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere bakıldığında tarımsal amaçlı su kullanım oranının diğerlerine oranla daha fazla olduğu görülmektedir. Peki Türkiye’de durum nasıldır ? Türkiye’nin kullanılabilir su potansiyeli 110 milyar metreküp olmakla birlikte bu su kaynaklarının kullanım oranları sanayide yüzde 12, tarımda yüzde 72 ve içme-kullanma ise yüzde 16 düzeyinde olduğu ve böylece hala endüstriyel olarak gelişmiş bir ülke olmadığımız su potansiyeli kullanma oranlarına bakıldığında görülmektedir.

Dünya genelinde bölgelere göre kişi başına su tüketim miktarları sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143, Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litredir. Türkiye’de ise kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litre olup nüfus arttıkça azalmaktadır. Su tüketimi de ülkelerin gelişmişliği hakkında bilgi verdiğinden hala bu oranda da gelişmiş ülkelere yanaşamadığımız bir gerçektir. Diğer yandan su potansiyeli bakımında da nüfusa göre kişi başına düşen su miktarları ülkelerin su kıtlığı veya stresi çeken olduklarını da göstermektedir. Bugün dünyada kişi başına düşen su miktarı 1000 metreküpün altında olan ülkeler su kıtlığı çekerken 1700 metreküpün üstünde suyu olan ülkeler yeterli suya sahip olduğu ifade ediliyor. 1000-1700 metreküp arasında kişi başına su miktarına sahip ülkelerin ise su stresi çektiği söyleniyor. Buna göre Türkiyenin kişi başına düşen 1430 metreküp su miktarıyla Suriye, Ürdün, İsrail ve Lübnandan iyi durumdayken Irak, Asya, Batı Avrupa, Afrika, Güney Amerika ve Dünya ortalamalarına göre çok düşük seviyede potansiyele sahip ve su stresi çeken bir ülke durumundadır. 2030 yılında nüfusu 80-100 milyon olacağı düşünülürse su kıtlığına çok yakın bir aday ülke durumuna düşeceği anlaşılmaktadır.

Dünyanın yıllık yağış ortalaması 1000 mm iken Türkiye’nin ortalaması 643 mm’dir. Türkiye henüz su kıtlığı çeken ülkeler arasında yer almamakla beraber hızlı nüfus artışı, kirlenme ve düşük yağış miktarı sebebiyle mevcut kaynakların daha dikkatli kullanılması ve kirlenmeye karşı gerekli tedbirlerin bir an önce alınması gerekir. Hatta küresel ısınma nedeniyle sıcak kuşağın kuzeye kayması, ormansızlaşma ve çölleşme nedeniyle su kaynaklarının zamanla azalacağı ve bu sürecin çok hızlı bir şekilde gelişeceği öngörüldüğünde küresel bir su krizi dünyanın ve Türkiye’nin kapısını çalacaktır.

Peki gerçekçi bir şekilde neler yapılmalıdır ? Canlı yaşam alanlarını içeren ekosistemlerin sağlığı, küresel ve yerel su kıtlığı problemlerine karşı alınabilecek önlemlerin geliştirilmesi, atık suların arıtımla bir döngüsel kapalı sistem içerisinde devamlı kullanılması, kayıp oranı düşük modern sulama tekniklerini kullanan tarımsal politikalar ve su potansiyelinin en rantabl kullanıldığı endüstriyel uygulamalar, orman alanlarının arttırılmasıyla yeraltı sularının korunmasını içeren uygulamaları içeren çalışmalar yapılmalıdır. Mevcut tatlısu potansiyelini koruyan su kullanım politikalarının yanında deniz ortamlarının da su kalitesinin korunması gelecekte su sıkıntısı çeken bir aday ülke konumunda olan Türkiye için oldukça önemlidir.

Su aziz bir varlık olarak tarih içerisinde ulusların tüm gelenek ve kutsallarında kendine yer edinmiştir. Ateşi söndürüp doğayı yeşerten gücü ve canı serinleten yapısıyla kutsallığı insanlarca kabul edilmiştir. Bu açıdan eldeki kıt kaynakları yönetme becerisini başaran toplumların gelecekte daha üst seviyelere çıkacağı düşünülürse bugünlerden yapılacak plan ve alınacak önlemler ilerde Türkiye’nin hak ettiği o muasır medeniyet seviyesine çıkmasını sağlayacaktır.

Su gibi aziz olun su severler….

Prof. Dr. Bülent VEREP


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


ANKET

Bu Pazar Seçim Olsa Kime Oy Verirsiniz?

NAMAZ VAKİTLERİ
yukarı çık