Merhaba değerli Rize'm... Dilimiz döndüğünce, tarih itibari ile aklımın yettiğince konuları sizlere bu köşemden paylaşacağım.

Bu haftaki yazıma malum gündemde olan çay sezonu ve bunun paydaşları ile ilgili fikirlerimi paylaşmak istiyorum.

Sezon  yaklaştı bir çoğu gübreleme yapamadı.yapan pişman "Acaba çay alımı olacak mı?’’ diye düşünüyor. Yapamayan ve memleketine gelemeyen endişeli "Acaba nasıl olacak? Çayı kim toplayacak?" Herkes bir açıklama bekliyor Rize'nin siyasilerinden yada kurum genel müdüründen. Ancak tatmin eden ve yol haritası mahiyetinde bir açıklama halen yok... Gözler Giresun, Gümüşhane, Van'ın siyasilerinde belki onlardan bir açıklama gelir diye !!!

ÇAYKUR, çok uzun bir süredir vekaleten yürütülen devlete ait en büyük kit. Bu hem üreticiye hem de kuruma fazlasıyla yansıyor. Akıllara şu soru geliyo: "Türkiye Cumhuriyetinde Genel Müdür olacak vasıflara sahip yetişmiş bir insan mı yok! Yada ÇAYKUR üzerinde çok büyük siyasi hedefler mi sahada organize ediliyor."

Devlette çalışmış ya da yöneticilik yapmış insanlarımız çok iyi bilirler; bir kurumda vekaleten bulunmak, unvanınızın öncesine vekaleten sıfatının eklenmesi o kişinin yöneticilik anlamında zayıflamasına ve muhataplılığına olumsuz katkı üretir. Çaykur’un bu şekilde yönetilmesinin beklenmesi çok ama çok enteresan.

Mevcut vekalet eden müdür bey Çaykur’un içinden gelmiş ve kuruma faydalı olacağına inandığım bir insan. Ancak öyle sanıyorum ki kardeşinin iktidar partisinin il başkanı olması hasebi ile farklı dengelerin kurulması bağlamında ÇAYKUR üs olarak kullanılıyor. Bu da üreticiye ve çay sektörüne maalesef olumsuz etki ediyor.

Yaşadığımız şu zorlu sürecin yönetilmesinde güzel olan noktaların yanında son dakika sokağa çıkma yasakları gibi talihsizlikler de maalesef bir gerçek. Yaklaşan bahar dönemi ve mahsül sezonu öncesi geçen süre ve gözden kaçırılan detaylar maazallah kıtlık ve toplumsal yıkımlara bile mahal verebilir. Sanayi ve perakende ticareti durdu. Bunu hemen bugün başlatabilirsiniz. Tüm sistem kuruludur ve sadece kepenklerin açılması fiilinin gerçekleşmesi gerekir.

Ancak tarımda bu böyle değil!.Ekim süreci,gübreleme ve ön bakım yapılması gereken bir alan. Bunların sürelerinin geçirilmesi, üretimin yeterli seviyenin altında kalarak arz talep dengesinin uçurum denecek boyutlarda açık vermesi telafisi imkansız ve etkisi bir o kadar yıkıcı olacak bir husustur.

Çay tarımında, covit 19 süreci başladığı günden bu yana öngörü yürütemeyen yerel yetkililer nedeni ile zorlu günler bizleri bekliyor. Özellikle sektörün en büyük patorunu ÇAYKUR'un pozisyonunu açık ve net olarak belirtmemiş olması sorunların başında geliyor. Bir diğer husus ise çiftçi belgesi olanların Rize dışından memleketkerine seyehatlerinin çiftçilik belgesi mahareti ile izinli şekilde gerçekleştirilebilecek olması belirtilmişken kısa bir süre sonra ise bu izinin bakanlık kanalı ile iptal edilmiş olması konusu. Çelişkiler, öngörüsüzlükler ve çaya /çaycıya kesilen fatura…

Hep savunduğum ve sistemdeki en büyük sorun olduğunu üstüne basa basa belirttiğim noktaya geliyoruz. Liyakat ve insiyatif alabilen insanların yokluğu. Sistem, yukarıdan gelecek talimat ve emir ile çalışıyor. Amir, memur, müdür ve sorumluluk (!) sahipleri buna konsantre olmuş ve dolayısı ile herhangi bir çözüm üretme derdinde değiller. Hal böyleyken ortaya çıkan manzarada sürpriz olmuyor...

Gelelim covit 19 un katkısına... Allah'a şükür, milyonlarca Türk Lirası yabancı bir ülkeye gitmeyecek. Bu durumunda belki vazife çıkartıp bir proje üzerine yoğunlaşır TÜRKİYE İŞKUR'UMU. Kurumlarda iş olsun diye istihdam edilen onlarca insan yerine çayda istihdam edilecek ve yabancı işçi çalıştırılmasını kesinlikle ortadan kaldıracak bir proje ile ülkeye katkı sunmasını bekliyoruz. Haa projeyi geliştiremiyor ise sayın İŞ KUR, biz gerek stk larımız ile gerek Rize'yi dert edinmiş aydınları ile kısa sürede kendilerine  projeyi çıkartabiliriz. Gerçi bu ilde valilik eliyle sigortasız ve bir çoğu kaçak  yabancı işçi çalıştırılmasına ruhsat niteliğinde onay verilmedi değil. Hatta alacak olduğu ücret bile belirtiliyordu yanlış hatırlamıyorsam.

Sahipsiz kaldın Rizem... Oturup ağlayanın yok..!

Hayırlı Ramazanlar...
Mustafa İSLAMOĞLU - Rize