deneme bonusu veren siteler canlı casino siteleri casino siteleri deneme bonusu veren siteler
evden eve nakliyat

Son Dakika Rize Haberleri Güncel Haberin Adresi.

Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak TBMM'de Konuştu

AK Parti Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak TBMM’de konuştu.

Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak TBMM'de Konuştu
  • 08 Ekim 2020, Perşembe 13:10

AK Parti Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak TBMM’de konuştu.

Gençlik ve Spor Eski Bakanı, Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak meclis genel kurulunda Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile ilgili parti grubu adına bir konuşma yaptı.

Yurtdılına asker gönderme, Lübnan, UNİFIL Görev Gücü ile ilgili meclis genel kurulunda Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi’nin izin izin süresinin 31.1.2020 tarihinden itibaren bir yıl uzatılmasına ilişkin AK Parti gurubu adına Rize Milletvekili Osman Aşkın Bak bir konuşma yaptı.

Osman Aşkın Bak, konuşmasında şu ifadelere yer verdi...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yeni yasama döneminin milletimize, Meclisimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin, Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü UNIFIL’in görev süresinin uzatılması yönündeki 2539 sayılı Kararı uyarınca hudut, hudut, şümul ve miktarı Cumhurbaşkanınca belirlenecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının 1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ve 880 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'yla tespit edilen ilkeler kapsamında, 31 Ekim 2020 tarihinden itibaren bir yıl daha UNIFIL'e iştirak etmesiyle ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yetki talep eden Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle yapılan eleştirilere cevap vererek başlayayım. HDP’li konuşmacının IŞİD’le alakalı iddialarını ele alarak başlarsak… Tabii, IŞİD yenilince tüm dünyada üzülenler oldu, IŞİD’e karşı yapılan operasyonlarda ortadan kaldırılan, etkisiz hâle getirilen terörist sayısı Fırat Kalkanı Operasyonunda 3.500 terörist –içinde YPG’liler de var- ortadan kaldırıldı, tabii, rahatsız olurlar. Amaç neydi? Güneyimizde bir terör devleti kurmak, terör koridoru oluşturmak. Buna müsaade eder mi Türkiye Cumhuriyeti? Etmez. Dolayısıyla, tabii ki rahatsız olacaklar ve evet şunu söyleyelim: Kobani’yle ne sorunumuz var? Kobani sınırımızda; teröristler, PKK’lılar, YPG’liler mi yerleşsin. Tabii ki bu ülkenin askeri, güvenlik güçleri operasyon yapacak, oralarda yer alacak, terör devletini ortadan kaldıracak. Şu anda da oradayız, tabii, rahatsız olacaklar, IŞİD bir proje, bu projenin yürüyüşünü durduran, bizim Türk askerimiz. Ortaya konulan operasyonlar belli, yapılanlar ortada. Tabii, rahatsız olacaklar, mutsuz olurlar, kesinlikle mutsuz olurlar, çok net bir şekilde mutsuz olurlar. Bu projeler bozuluyor, oyunlar bozuluyor, Suriye’de yapılmak istenen oyunlar bozuluyor.

Evet, 15 Temmuz darbe girişimi yapıldı. Ben NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanıyım, arkadaşlarımızla beraber Amerika’ya gittik, Amerika’da toplantıda çıkıp Amerikalı uzmanlar, oraya gelen milletvekilleri şunu söylediler: “Türk Ordusu, NATO’da artık eski gücünü kaybetti, eski gücünde değil, komuta kademesini kaybetti, komuta yeteneğini kaybetti.” Tabii, ben delegasyon başkanı olarak söz aldım “Ya, siz yanılıyorsunuz çünkü şu anda Türk Ordusu, eskisinden daha güçlü. Neden, biliyor musunuz?” dedim. Onlar eleştiriyorlar “200 üst kademe general, amiral, üst düzey komutan içeride. Komuta kademesini yitirdi.” diyorlar. Ben dedim ki: Yanılıyorsunuz çünkü şu anda orduyu komuta eden bu komutanlar, şu andaki komutanlar. Eski, o hainlerden bu ordu temizlendi. Eskisinden daha güçlü bir Türk ordusu var ve o zaman Fırat Kalkanı Operasyonu’nu yaptık, hepimiz izledik. Fırat Kalkanı Operasyonu neydi? Bu terör devletinin kalbine saplanan bir kama, bir hançer. Bu operasyonu kim yaptı? Türk ordusu yaptı. Peki, IŞİD’i kim bitirdi? Konuşuyorlar. Yukarıdan bomba atmakla olmaz. Cephede göğüs göğse kim savaştı, onu söyleyin. Kim savaştı IŞİD’le? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Tüm dünyaya söylüyoruz bunu. Kim savaştı IŞİD’e karşı göğüs göğse? Türk ordusu. Tek ordu, IŞİD’e karşı Suriye’de göğüs göğse savaşan tek ordu Türk ordusu. Bunu NATO toplantılarında bir Türk milletvekili olarak gururla söylüyorum. Askerlerimizle gurur duyuyoruz. Bu operasyonları yapan askerlerimizle, komutanlarımızla gurur duyuyoruz.

Sonra, bunlarla karşılaştık, Fırat Kalkanı Operasyonu’ndan sonra çeşitli toplantılarda “Ya, haklı çıktınız, doğru söylüyorsunuz.” dediler. Evet, Türk ordusu eskisinden daha güçlü çünkü içerideki hainleri temizledik. Söz var, biliyorsunuz: “İçeride hırsız varsa kapı kilit tutmaz.” Ya, adamlar ordumuzu yanlış yönlendiriyorlardı. Orada gerçekleşen pek çok olaya çanak tuttular, çanak. Ne oldu? Ardından Afrin Operasyonu’nu, Zeytin Dalı Operasyonu’nu yaptık. Dediler ki: “Ya, bu operasyonu Türk ordusu başaramaz. Şu kadar tünel yaptılar, bu kadar bilmem ne yaptılar, şöyle koruganlar yaptılar, bilmem ne yaptılar.” Ne oldu? Zeytin Dalı Operasyonu’nda ordumuz girdi; o, hani “kahramanlar” var ya, nasıl kaçtılar, nasıl kaçtılar? Karşınızda Türk ordusu var, Türk milleti var. Bu coğrafyada öyle eskiden olduğu gibi olan bir millet yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Önceden şunu söylüyorlardı: “SİHA’lar uçamaz.” Neden? “Ee, İsrail izin vermez. Amerika’dan izin gelmedi. Bu İHA’nın, SİHA’nın uçuşuna izin yok, parça eksik. Yok, ona izin vermedik, buna izin vermedik.” Ya arkadaş, şimdi İHA’sını da SİHA’sını da yapan, millî gemisini yapan, tankını, ATAK helikopterini yapan bir Türkiye var, karşılarında öyle emirler alan bir ülke yok; bu bölgede, bu coğrafyada güçlü bir Türkiye var. Şunu söyledik “Ya bizim gidecek bir yerimiz yok.” İşte, anlatıyorlar “Türkiye şöyle yaptı, böyle yaptı.” Eleştiriyorlar, NATO toplantılarında gelip şunu söylüyorlar falan. Orada, şunu söyleyeyim: Çok teşekkür ediyorum, Cumhuriyet Halk Partisindeki, Milliyetçi Hareket Partisindeki, İYİ PARTİ’deki arkadaşlarımız da hakikaten NATO’da biz tezlerimizi anlatıyoruz, savunuyoruz; onlara buradan teşekkür ediyorum. Menfaatlerimizi söyleyenler için söylüyorum. Teşekkür ediyorum o arkadaşlarımıza, onlar kimler belli, onlara teşekkür ediyorum. Biz ülkemizin menfaatlerini orada… Ama bazıları başka türlü anlatıyor. Yakışmıyor bunlar ama. O ülke menfaatlerini öne almayanlar… Yakışmıyor, yakışmıyor arkadaş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, başka delegasyonlar geliyor, ya arkadaş, aykırı konuşan yok. Bazen bakıyorsunuz, ben AKPM’de de görev yaptım, ya arkadaş, sanki başka ülkenin milletvekili adam ya! Nasıl bir şey ya? Arkadaşlar, bunlardan vazgeçelim. Bir Amerikalı… Bakın eski Savunma Bakanımız İsmet Abi, İsmet Yılmaz Bey bir örnek verdi: Pelosi’ye Trump’la ilgili tartışmaları soruyorlar “Ben dışarıda kendi ülkemin aleyhinde konuşmam.” diyor.

Arkadaşlar bu coğrafyada bin yıldır varız. Gidecek başka bir yerimiz de yok. Hak ve hukukumuzu savunacağız. Doğu Akdeniz’le ilgili eleştiriler yapılıyor; şunu söylüyor, bunu söylüyor. Ya arkadaş, ne yapacağız? Araştırma için Amerikalıya mı yalvaracağız, İngilize mi yalvaracağız, Norveçliye mi yalvaracağız? Kendi araştırma gemilerimizi aldık mı? Aldık. İşte, rahatsızlıklar bunlar, Türkiye artık kendi hedeflerini, planlarını, stratejilerini uyguluyor. Oradan o yok “O toplantıya katılmamış.” yok “Şunu böyle yapmış.” falan.

Arkadaşlar, biz hiçbir şekilde, bakın söylüyoruz, hiçbir şekilde Doğ Akdeniz’de kimsenin hakkını yemeyiz, kimsenin hakkında, hukukunda gözümüz yok ama kendi hakkımızı sonuna kadar koruruz, sonuna kadar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bu coğrafyada biz bin yıldır varız bin yıl. Adam kilometrelerce öteden konuşuyor “İşte şöyle yaparız, ambargo yaparız, bunu deriz, şunu deriz.” Ya, arkadaşlar, biz bu millî meselelerde tek yürek olmamız lazım ya, tek yürek. Oradan Fransa’dan açıklama yapıyor “Macron şöyle dedi.” Ya, ne Macron ona ne karışır, Macron kim, kim arkadaş Macron? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İşine baksın, önce “Sarı Yeleklileri” çözsün Fransa’da kendi işini çözsün ya. Buraya ne karışıyorsun? He,  şimdi karşınızda öyle bir Türkiye yok. Savunma sanayisiyle, dış politikasıyla, üretimiyle güçlü bir Türkiye var. Öyle işte gidince ayak üstüne atılıp konuşulan değil.  Bakın, Türkiye bu coğrafyada terörle mücadelede dünyada, terörle mücadelede sahada askeriyle, yürüttüğü operasyonları herkes biliyor. Bize söylüyorlar “Türk askeri” NATO’da operasyon yaparken birlikte çalışan komutanlar var anlatıyorlar, söylüyorlar Türk askerinin ne kadar cesur, yürekli ve adaletli, merhametli olduğunu söylüyorlar. Biz böyle bir milletiz, biz böyle bir milletiz. Dolayısıyla, vallaha ben şunu söylüyorum: 2011’den beri milletvekili olarak NATO’da görev yaptım onun dışında işte kabinede görev yaptım, ülkemle gurur duyuyorum. Gittiğim toplantılarda milletimle, ülkemle gurur duyuyorum.

Tezlerimizi anlatıyoruz, tabii beğenmeyecekler, kendi tezlerini anlatmaya çalışacaklar biz de kendi tezlerimizi anlatacağız, kendi tezlerimizi anlatacağız, doğrularımızı anlatacağız. (CHP sıralarından gürültüler) Doğu Akdeniz’de taviz vermeyeceğiz, oradaki enerji pastasından tabii ki biz hakkımızı alacağız, Karadeniz’den de alacağız ama adalet çerçevesinde. Kimseye öyle bize böyle işte tokat atıp veya bilmem ne yapıp… Böyle bir ülke değiliz biz. Bakın ülkemize gittiğimiz herkes için söylüyorum, her milletvekili için söylüyorum: Ülkemizin her karışı çok değerli, milletimizin emaneti gittiğimiz yerlerde ülkemizin politikalarını anlatalım. “Onlar doğru söylüyor.” Doğru değil. Biz kendi tezlerimizi anlatalım.

Şimdi, gelelim Lübnan konusuna. Tabii, Lübnan’da 4 Ağustos 2020 tarihinde çok üzücü bir olay meydana geldi, 199 kişi hayatını kaybetti. Beyrut Limanı patlamasında hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve tüm Lübnanlılara milletimiz adına bir kez daha taziyelerimi sunuyorum.

Türkiye bugüne kadar dostluk ve kardeşlik ilişkileri çerçevesinde ayrım gözetmeksiniz tüm Lübnan halkının yanında olmuştur. Lübnan’a ve Lübnan halkına ülkemizin desteği bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.

Hepinizin bildiği üzere, patlama sonrasında, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu âdeta felaket bölgesine dönüşen Lübnan’ın başkenti Beyrut’a bir ziyaret gerçekleştirdiler. Ülkemizin her türlü desteğiyle ve yardımıyla Lübnanlı kardeşlerimizin yanında olduğunu ilk elden ifade etme fırsatı buldular. Lübnan Cumhurbaşkanıyla, Meclis Başkanıyla, Başbakanıyla görüşmeler yaptılar. Tabii, bu ziyaret vesilesiyle bir kez daha açık bir şekilde görüldü ki Lübnan’da Türkiye'nin, Türk milletinin, Türk halkının apayrı bir yeri var, âdeta gönülden gönüle bir dostluğumuz var. Evet, Türk heyetini karşılamak için sokaklara inen halk -hepiniz videoları izlediniz- o gün “Canımız, kanımız sana feda olsun Erdoğan.” sloganını söylüyordu. Birileri dedi ki: “Arap halkları başka şeyler söylüyor.” Arap ülkelerinde hoşuna gitmeyenler kimler biliyor musunuz? O kukla yönetimler. Kukla yönetimlerin işine gelmez, onlar nefret eder Türkiye'nin güçlü olmasından, onlar yapar. Ne diyor halk? Bu sloganları atarak sevgilerini gösteriyorlar. Bu sevgi, Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Türk halkına.

Bakın, biz gittiğimiz her yerde iz bırakmışız, merhamet bırakmışız, imar etmişiz, yatırımlar yapmışız. İnsanların bu samimiyeti var. Toplantılarda karşılaştığımız milletvekilleri bize diyor ki… Hakikaten, bir Türk milletvekiliyle karşılaştığı zaman sohbet ederken çok rahat konuşuyorlar, bizimle beraber oldukları zaman bir öz güven var. Gerçekten bunlar çok çok önemli. Biz ülkemizi hem dış politikada hem iç politikada her yerde güçlü bir şekilde savunmamız lazım. Dolayısıyla büyüyen, gelişen güçlü bir Türkiye var öyle oradan buradan emir alan bir Türkiye yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dik duran bir Türkiye var bu coğrafyada. Dik duran bir Türkiye . Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan cumhur ittifakıyla beraber. Biz ülkemizin güçlü bir şekilde temsil edilmesini devam ettirmek istiyoruz. İnanıyoruz, milletimize güveniyoruz. Milletimizin bize verdiği desteğe inanıyoruz. Dolayısıyla oradan işaret ediyor Engin Bey fakat birkaç konuya daha gireyim.

Şimdi Azerbaycan, can Azerbaycan… Biz Azerbaycan hususunda, Karabağ hususunda NATO toplantılarında -arkadaşlarımız burada, geçtiğimiz dönemde görev yapan arkadaşlarımız da- her platformda biz  Karabağ’daki o katliamı telin ediyoruz.  Ermenilerin yaptığı bu davranışları telin ediyoruz. Ermeniler saldırdılar, ne oldu? Karşılarında Azeri kardeşlerimiz, Azerbaycan ordusu operasyon yaptı. Şimdi ağlıyorlar yardım için, sağdan soldan yardım talebinde bulunuyorlar. Biz sonuna kadar Azerbaycan’ın yanındayız. Sonuna kadar bu millet Azerbaycan’ın sonuna kadar yanında. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) sonuna kadar. Burada Karabağ’da, o topraklarda, o işgalciler gidene kadar bu operasyon devam etmeli, sürmeli. Bu toprakları Azerbaycan geri almalı. Biz de her zaman yanında olacağız bunu da ifade edeyim sonra Doğu Akdeniz bahsettim. Şimdi Engin Abi işaretine devam ediyor.

Şimdi öte yandan şimdi bilhassa Orta Doğu gündemde olduğu zaman şu noktayı da her daim akılda tutmakta fayda var. Tabii Orta Doğu’daki tüm sorunların kalbinde yatan Filistin meselesi kalıcı ve kapsamlı  bir çözüme kavuşturulmadığı müddetçe bölgenin sıkıntılardan ve çatışmalardan kurtulması imkânsızdır. Meselenin aslı Filistin meselesidir. Bu sebeple Filistin meselesinin öncelik taşımaya devam ettiği her fırsatta vurgulanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti de bu hususu vurgulamaya her daim devam etmiştir. Aslında Lübnan’da 2006 yılında yaşanan krizin de yine ucu Filistin’e giden ve bölgedeki durumu ağırlaştıran bir sürecin parçası olduğu görülmektedir.

İşgal altındaki Filistin toprakları dünyada en fazla zulüm yapılan, zulüm gören yerlerden biridir. Mevcut İsrail yönetimi Gazze’deki insanlık dışı abluka, yasa dışı yerleşim faaliyetleri, Kudüs’ün tarihî ve hukuki statüsüne yönelik saldırılar gibi eylemleriyle uluslararası hukukun ötesinde insanlığın tüm değerlerini ayaklar altına almaktadır. Dahası son dönemde Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Arap ülkelerinin de dâhil olduğu sözde barışın tesisini amaçlayan girişimler, İsrail’in bu ihlal ve cürümlerini meşrulaştırma gayretkeşliğinden başka bir anlam taşımamaktadır.

Bu noktada, can alıcı soru şudur: Bu İsrail denen ülke neresidir? Acaba bu İsrail’in toprakları nereleri kapsıyor? 1947’de İsrail neresiydi? Bunun ardından acaba 1949’da, 1967’de İsrail neresiydi ve şu an İsrail neresidir? Bu soruya hakkaniyetli bir cevap verildiği gün Orta Doğu’da kalıcı barış ve istikrarın temeli de atılmış olacaktır.

Tabii, Suriye’deki itilafla ilgili konuları arz ettim. Ülkemizin güneyinde, Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurulmasına müsaade edemeyiz. Bu yöndeki mücadelemizi de anlattım. Tabii, NATO Genel Sekreteri, dün ülkemizi ziyaret etti. Yunanistan’la Türkiye arasındaki konuları değerlendirmek üzere Sayın Cumhurbaşkanımızı, Dışişleri Bakanımızı ve Millî Savunma Bakanımızı ziyaret etti. Dolayısıyla NATO Genel Sekreteri, Türkiye’nin NATO’da ne kadar önemli bir ülke olduğunu da ifade etti.

Biz güçlü bir ülkeyiz, güçlü bir ülkeyiz. Şimdi çok ufak bir şey daha söyleyeyim. Amerika’da toplantıya gittik “General Atomics” diye. Dünyada insansız hava aracı yapan bir firma -dünyada bunu yapan 5 ülkeden birisi de Türkiye- beni görünce, Türk milletvekilini görünce dedi ki: “Sizi tebrik ediyorum. Size artık mal satamıyoruz.” Çünkü biz kendimiz yapıyoruz. İşte bu, bu teknoloji, bu savunma sanayisindeki güç. Bakın, İHA’ların, SİHA’ların ne kadar güçlü olduğunu bütün operasyonlarda görüyoruz. İşte, Türkiye güçlü sanayisiyle, savunma sanayisiyle, yatırımlarıyla bölgede gücünü göstermeye çalışıyor. Artık öyle masanın kenarına çağrılan bir ülke değil; masada yer alan, sözünü söyleyen, dünya liderleriyle görüş alışverişinde bulunan bir lider ve Türkiye var. Ülkemizle gurur duyuyoruz. Ülkemizin Birleşmiş

Milletlerin barış gücü UNIFIL’de görev yapması için Meclisimizden yetki isteniyor, bir yıl uzatılması isteniyor. Dolayısıyla bu hususlar ışığında, Lübnan’la ilgili ikili ilişkilerimiz ile bölgedeki güvenlik koşullarını da göz önüne alarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin UNIFIL’in görev süresinin uzatılması yönündeki Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin lehinde olduğumuzu, olumlu oy kullanacağımızı ifade ediyorum.


HABERE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


yükleniyor
ANKET

Bu Pazar Seçim Olsa Kime Oy Verirsiniz?

NAMAZ VAKİTLERİ
yukarı çık