Acele Kamulaştırmaya ‘Savaş Hukuku’ Davası!

Rize Hemşin’de TOKİ Tarafından Yapımına Başlanan Kentsel Dönüşüm Çalışmaları Kapsamında Alınan Kamulaştırma ve ‘Afet Bölgesi’ Kararları Yargıya Taşındı…

Son Dakika Rize

Rize Hemşin’de TOKİ Tarafından Yapımına Başlanan Kentsel Dönüşüm Çalışmaları Kapsamında Alınan Kamulaştırma ve ‘Afet Bölgesi’ Kararları Yargıya Taşındı…

Rize’nin Hemşin ilçesinde HES davalarından sonra yaklaşık 10 yıldır devam eden ‘kentsel dönüşüm ve kamulaştırma’ davalarına bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz aylarda, yaklaşık 8 yıldır devam eden mahkeme süreci sonunda, TOKİ ile Hemşin Belediyesi arasındaki “Kentsel Dönüşüm Uygulama Protokolü” reddedilmesine rağmen, çalışmaların sürdürülmesi tepkilere neden oldu.

Yurttaşların, yargı kararına karşın çalışmaların sürdürülmesi tepkisi karşısında Hemşin Belediye Meclisi tarafından yeniden düzenlenen imar planları, İmar Komisyonunca ufak değişiklikler yapılarak yeniden onaylandı.

Bu gelişmeyle ilgili hukuki süreç devam ederken; bu kez de Cumhurbaşkanlığı tarafından, aynı bölge için çıkartılan 1553 sayılı ‘acele kamulaştırma kararı’ bir kez daha yargıya taşındı.

10 YILLIK DAVA SÜRECİ

Yaklaşık 10 yıldır devam eden bir yargı sürecini ‘iptal kararı’ ile kazandıklarını kaydeden Mali Müşavir Zekeriya Bekar, Cumhurbaşkanlığının bu kararı ile TOKİ’ye ‘savaş yetkisi’ verildiğini ileri sürdü.

Cumhurbaşkanlığı kararına karşı yeniden Danıştay’da dava açan Bekar, “Bu nasıl bir uygulamadır? Ülkede ve Hemşin’de savaş mı var ki TOKİ’ye savaş kanunu yetkisi verildi. Bu açıktan bir rant yetkisidir. Bu bir partizancılık yetkisidir. Başka izahı yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı’nın söz konusu kararla adeta hukuku katlettiğini, oysa ki, ‘Adalet mülkün temelidir’ ilkesi ile söz konusu kararlara imza atması gerektiğini kaydeden Bekar, “Çünkü 2942 Sayılı Acele Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinin özel koşulları vardır. Kamu yararı ve  kamu düzeninin korunması esas olması gerekir. Doğal alanlar korunmalı! Yeşili, ormanlık alanı kente dönüştürmek, savaş kanunu uygulamak adaletli bir karar değildir. Bunun adı her türlü katliamdır” diye konuştu.

MAHKEME AŞAMASINDA TAHRIBAT

Yürütmeyi Durdurma ve İptal İstemi

Danıştay 6.Dairesi’nde açtığı ‘yürütmenin durdurulması istemli’ davanı aynı yöndeki, 2019/17234 sayılı dosya ile birleştirilmesi sini isteyen Bekar, 18 Eylül 2019 tarih ve 1553 sayılı Karar Sayısı ile Resmi Gazetede yayımlanan Rize İli, Hemşin İlçesi, Ortaköy Mahallesinde yürütülen kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında ekli listede ada ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların, acele kamulaştırılmasına dair Cumhurbaşkanlığının 15553 sayılı kararının, uygulanması halinde yöre halkının mülkiyet haklarına ve yararlanılan özel mülkiyete ait tarım alanlarının, konutların, dükkanların, doğal ortamın zarar görme ihtimali ve ortaya çıkacak telafisi güç ve imkansız zararlar nedeniyle yürütmesinin durdurulması ve iptalini istedi.

HUKUKA UYARLIK YOK

Dava dilekçesinde daha önce açılan davaların içeriği ve özetini de anlatarak, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun, ‘Acele Kamulaştırma’ başlıklı 27. maddesi ile 3634 Sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunun ve 5393 Sayılı Belediye Kanununun 73. maddesi ve ayrıca Anayasanın 13. ve 35. maddelerine de göndermelerde bulunan Bekar, “İlçemiz Hemşin’de uygulanmakta olan Kentsel Dönüşüm Projesinde; dönüşüme konu edilen parsellerin büyük bölümünün tarım arazilerinden oluşması, Kentsel Dönüşüm ruhuna ve ana ilkelerine aykırı olarak mevcut yapılaşma alanları boşaltılarak tarım arazilere taşınması, şehircilik ilkeleri planlama esasları ve kamu yararı ile hukuka uyarlılık taşımamaktadır” dedi.

Ayrıca dilekçesinin son kısmında bu haliyle, acele kamulaştırma kararı alınmasına gerekçe oluşturacak olağanüstü koşulların hiçbirinin varlığından ya da tespit edildiğinden söz edilmesine imkân bulunmadığını vurgulayan Zekeriya Bekar, dilekçesini şöyle tamamladı: “Bunlardan başka, aşağıdaki tespitler Cumhurbaşkanı Kararı Karar Sayısı.15553  Hemşin İlçesinde kentsel dönüşüm ve yenileme projesine ilişkin olarak aldığı acele kamulaştırma kararının hukuka aykırılığını göstermektedir:

1- Hemşin İlçesi deprem bölgesi alanı içerisinde değildir. 2- Hemşin de hazine arazisi yoktur. 3- Kamu arazisini işgal eden hak sahibi yoktur. 4- Hemşin İlçesi heyelan ve sel bölgesi alanı değildir. 5- Hemşin İlçe merkezinde kamu yararına yapılacak yeni kamu binası ve sosyal tesis ihtiyacı bulunmamaktadır. 6- Mevcut hükümet konağı binası yeni yapılmıştır, yıkımında kamu yararı bulunmadığı gibi, kamu kaynaklarının israfı söz konusudur. Arsası kamulaştırılarak yapılmıştır. 7- Kentsel Dönüşüm Projesi İlçe merkezindeki Hak sahiplerini mağdur etmektedir. Mevcut mülkleri ellerinden alınmakta ve yeniden edinebilmek için ağır borç altına sokulmak istenmektedir. 8- Yeni Kentsel Dönüşüm yapılaşması olursa mevcut hak sahipleri borç yüküne giremeyeceğinden, kentsel dönüşüm projesi kapsamında gerçekleşecek yapılaşmadan mağdur olacak gerçek Hemşinliler değil, dışarıdan gelen zenginler yararlanacaktır. 9- İlçe Merkezinin kendine özgü homojen yapısı bozulacaktır. 10- İlçe Merkezindeki yapıların düzensizliği belediye yöneticilerin yanlış yönetiminden kaynaklanmaktadır. 2007 Yılında İlçe Merkezinde, çevrede ve binalarda onarım ve düzenlemeler yapılmıştır. 11- Rize Vilayetinde 11 İlçe bulunduğu ve hemen hepsinde aynı yapı tarzı mevcut olduğu halde, her nedense sadece Hemşin İlçesinin kentsel dönüşüm alanı

İlan edilmesinin nedeni anlaşılamamaktadır. 12- Bu proje daha önce Rize İdare Mahkemesince iptal edilmiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşmiştir. 13- Hemşin İlçesi yerleşim alanı 2B arazisi değildir 14- Fotoğrafta görülen Yeşil Hemşin çok katlı binalar ile katledilmiştir. Ek’ teki resimlerde görüldüğü gibi doğa katliamı devam etmektedir. 15- Devletin kurumları, Valilik, TOKİ, Belediye, Kaymakamlık tarafından Tarım alanını konutları ile AFET alanına dönüştürdüler sonrasında da hak sahibi vatandaşa AFET tehlikesi var diyerek AFET alanı ilan ettiler Rize Valiliği tarafından konutu terk etmek zorundasınız diyerek resmi yazı çıkarttılar, Hemşin Kaymakamı da polise yazarak yazının tebliğini yaptılar. Devlet zoru ile tehdit ve vatandaşı başkasının evine konaklamaya zorladılar.

Sonuç olarak, hak sahiplerinin karşı çıktığı, uzlaşmaya yanaşmadığı ve bu haliyle uygulanmasına muvafakat etmediği bir projenin; doğal yaşama vereceği zarar, tarım alanlarının yok edilmesi, mülkiyet hakkının Anayasanın aradığı koşullar dışında ihlal edilmesi, Sosyal Hukuk Devleti İlkesine aykırılığı ve yasanın amir hükmü karşısında yapılmasına imkân bulunmadığı halde, hukuk zorlanarak ve siyasi irade alet edilerek, gerçekte var olmayan tespitler ve gereklilikler öne sürülerek yapılmaya çalışılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı ortadadır.”

Haber: Ömer ŞAN